Daha önce de birkaç yazıma konu ettiğim işverenlerce çalışanlarına yapılan yemek yardımlarında uygulanacak istisna tutarları belli oldu. Buna göre 2024’te uygulanacak olan gelir vergisi istisnası 170 TL + KDV olarak belirlendi. Sosyal güvenlik primi istisnası ise geçtiğimiz haftalarda günlük asgari ücretin yüzde 23.65’ine denk gelecek şekilde 157.69 TL olarak ilan edildi.
Ülkemizdeki mevcut gıda enflasyonu düşünüldüğünde bu tutarların çalışanların beslenme ihtiyaçlarını karşılamada yeterli olmayacağı açık. Özellikle önümüzdeki aylarda yeniden bir güncelleme ihtiyacının ortaya çıkabileceğini düşünüyorum. Çalışanlar ve işverenlerden bu yönde talepler gelebilecektir.
Bu yönde olumlu bir gelişme ise geçtiğimiz çarşamba günü yaşandı. Resmi Gazete’de yayımlanan bir kararla gemi adamları günlük net iaşe bedeli 170 TL’den 230 TL’ye çıkarıldı. Benzeri bir adım gelir vergisi ve sosyal güvenlik primi istisnasının güncellenmesi yönünden atılması durumunda milyonlarca çalışanımız enflasyonun yıkıcı etkilerine karşı bir nebze de olsa korunmuş olacaktır.
Yemek bedeli istisnası konusu kamuoyunda farklı boyutlarıyla tartışılıyor. Bir görüşe göre kamu kesimi istisna tutarını düşük tutmak suretiyle yemek yardımlarını vergi gelirlerini artırma araçlarından biri olarak görüyor. Başka bir görüşe göre ise istisna tutarının yüksek olması işverenleri daha fazla yemek yardımı yapmaya teşvik ediyor ve bu suretle yapılan harcamalardan alınacak
KDV gelirlerinin gelir vergisi gelirlerinden daha yüksek olması durumu söz konusu.
Bu konuyla ilgili tartışmalara son vermek için ilgili kurumlarımız tarafından kapsamlı bir etki analizi çalışmasının yapılması faydalı olacaktır.
Bu sayede hem çalışanların daha fazla yemek yardımı alabilmesine yardımcı olabilecek hem de kamunun vergi ve prim gelirlerini artırabilecek optimal bir çözüm bulunabileceğine inanıyorum.
Nelere dikkat edilmeli?
Gelelim bugünün konusuna yani işverenlerin çalışanlarına yapacakları yemek yardımlarını kurgularken nelere dikkat etmelerinin gerektiğine…
1-) Öncelikli olarak yemek yardımlarının içinden geçtiğimiz zorlu ekonomik koşullarda stratejik bir yaklaşımla ele alınması şart. Yemek yardımlarına ilişkin kurgu yapılırken verimlilik, çalışan performansı, işveren beklentileri, farklı beslenme rejimi takip eden çalışanlara alternatif sunabilme gibi çeşitli parametreler dikkate alınmalı. Personel yapısı iyi tahlil edilmeli.
– Kaç kişi uzaktan çalışıyor?
– Bütün çalışanların beslenme ihtiyaçlarını ve işverenin performans beklentilerini karşılayabilen en doğru yöntem hangisi?
– Emek yoğun bir sektör mü?
Bu soruların cevapları oldukça önemli.
2-) Çalışanlara yapılan yemek yardımlarının sosyal güvenlik primi ve gelir vergisi istisnasına konu edilebilmesi için ilgili mevzuata uyumun sağlanması gerekmektedir.
5510 Sayılı Kanun çerçevesinde teşvik edilen sosyal hak, amaç dışı olarak kullanılamayan yemek yardımlarına ilişkindir. Bu sebeple ister çalışanlara nakit olarak, ister yemek kartı ya da banka kartı gibi kart tabanlı başka bir araçla verilsin bu yardımların beslenme amacıyla yemek ya da tüketime hazır gıda gibi ürünlerin temin edilmesinde kullanılması gerekmektedir. İlgili mevzuatımız dikkatli incelendiğinde görülecektir ki hangi yöntemle verilirse verilsin yemek yardımlarının yemek ve tüketime hazır gıda temini haricinde amaç dışı bir şekilde kullanılmaları durumunda işverenler önemli risklerle karşı karşıya kalabileceklerdir.
Fatura ve fiş saklansın
Son olarak geçtiğimiz günlerde bir insan kaynakları yöneticisinin bana sorduğu bir sorunun cevabını herkesle paylaşmak isterim. Ödeme firmaları ya da bankalar gibi kuruluşlar tarafından çıkarılan ve çalışanların yemek yardımlarının verilmesinde kullanılan kart ya da mobil uygulama tabanlı ürünler de diğer yemek yardımı verme biçimlerinde olduğu gibi yalnızca yemek ve tüketime hazır gıda temini için kullanılmalı.
Bunlar haricinde kullanılırlarsa istisna kriterlerini karşılamadıkları için muvazaalı uygulama olarak değerlendirilebilir. Günümüz teknolojik imkanları çerçevesinde çalışanların yemek yardımlarıyla neler satın aldıkları kolaylıkla takip edilebilir. O yüzden kim bilecek ki gibi bir yaklaşım son derece riskli.
Kaldı ki sosyal güvenlik mevzuatı açısından dikkatle takip edilmesi gereken bir alan olan muvazaalı uygulama olarak değerlendirilmeleri durumunda bu ürünleri kullandıran işverenler yüksek idari para cezalarının yanı sıra yemek yardımlarıyla ilgili sosyal güvenlik primini gecikme zammı ve cezası ile ödemek durumunda kalacaktır.
Bu gibi ürünleri kullanan işverenlerimizin de ileride zarar görmemeleri için çalışanlarının tüketimlerine ilişkin fatura ya da fişleri saklamalarında büyük fayda var.